Ne yaptığını sadece bir yazıyla bitirmeyeceğim.

Bana kırılacak olanlar olacak.

“Keşke yazmasaydın” diyen de olacak.

Taşan şeyin keşkesi olmaz.

Hele dostane uyarın seni ayağa düşürüyorsa, burada tek seçenek kalmıştır demektir.

Dostlarıma Orhan Çerkez’i yazma konusunda geri durmayacağımı açıkladıktan sonra kendileriyle vedalaştım.
Doğru olan da buydu.

Sevdiklerimin Orhan Çerkez’in yaptığı şeyi yapmasına gönlüm razı olmaz.

Çünkü Sayın Çerkez’in bu konudaki dosyası bir hayli kabarık.

Sayısız insan harcamış.

Gönül alma yerine, ötelemiş.

Yapılan onca iyiliği elinin tersiyle itmiş.

En yakınındakini yok saymış.

Birlikte yolculuk yaptığı çok sayıda insan yolunu yanlışları yüzünden ayırmış.
Ertuğrul Bulakbaşı.

Rahmetlik Süleyman Karadağ.

Sayabileceğim çok sayıda isim var.

Kars Ardahan Iğdır yöresindeki insanlar hep etrafında kenetlendi.

“Bizden biri olsun” diye hep destek verildi kendisine.

“Yarın bizim çalacağımız kapımız olur” diyerek başkan yardımcılığı için baskılar yapıldı Sayın İlgezdi’ye.
Peki kıymet bildi mi?

Hayır!

Ben demiyorum.

Kendisine destek verip bu makama getiren insanlar diyor.

Kapısını sıkıntısı için çalan pişman olup ayrılıyor.

Her siyasetçi gibi “bakarız” diyor.

İş isteyenler için “yetkim yok” sözünden başka bir şey demiyor.

Karsılar’ın Abdullah Der ile ilgili isyanını yazmıştım.

Sayın Der, yazımızdan sonra, irili ufaklı ne kadar Kars ve yöresindeki dernekler varsa, hepsini ziyaret etti.

Bir tek Sayın Çerkez’in başkan olduğu derneğe gitmedi.

Kendisini yok saydı.

Yönetiminde olanlarla konuşmuyor.

Farklı ihtiyaçların talebine yok diyor.

Olmaması için talimat veriyor.

Bu kadar olumsuzluğa rağmen Sayın Çerkez ne yapıyor?

Tam tersini yapıyor.

Neredeyse gecesini gündüzünü Sayın Der’le birlikte geçiriyor.

Gördüğü parkta yanına koşuyor.

Hayvan pazarlarında yanından eksik olmuyor.

Ya dönercilerde, ya da, başka pazarlıklarda görüntüleri bize gönderiliyor.

Hele son pazarlıkları evlere şenlik.

İsim yazmadığım halde kendi kendilerini açık ettiler.

Abdullah Der’e kurban yerleri konusunda illellah edenleri duymazdan gelip, onun görevini üstlendi.

Şimdi ise “yiğenlerine tel altı olan yerleri bağladı” diye öyle böyle tepki gösterilmiyor kendisine
Gtirdikleri kurbanları satmaya çaba gösteren o çocukları töhmet altında bıraktı.

Şimdilik burada virgül koyuyor, diğer devamındaki yazımda Orhan Çerkez’in hayatı nasıl değişti.
Edindiği serveti nasıl kazandı?

İş merkez var mı?

Maaşı dışında nerelerden kendisine para geliyor?

Belediye maaşıyla bu kadar servetin edilmesi mümkün mü?

Bir diğer yazıda görüşmek üzere diyor saygılarımı sunuyorum.